AÇSAM RÜZGARA
Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş
Magillerde sefer etmek!
Bir sahilden çözülüp gitmek
Düşünceler gibi başıboş.
Açsam rüzgara yelkenimi;
Dolaşsam ben de deniz
Ve bir sabah vakti, kimsesiz
Bir limanda bulsam kendimi.
Bir limanda, büyük ve beyaza.
Mercan adalarda bir limana.
Beyaz bulutların ardından
Gelse altın ışıklı bir yaz.
Doldursa içimi orada
Baygın kokusu iğdelerin.
Bilmese tadını kederin
Bu her alemden uzak ada.
Konsa rüya dolu köşkümün
Çiçekli dalına serceler.
Renklerle çözülse geceler,
Nar bahçelerinde geçse gün.
Her gün aheste mavnaların
Görsem açıktan geçişini
Ve her aksam dizilisini
Ufukta mermer adaların.
Ne hoş. ey Tanrım, ne hös!
İller, goller, kıtalar asmak.
Ne hoş deniz dolaşmak
Düşünceler gibi başıboş.
Versem kendimi butun
Bir yelkenli olup engine;
Kansam bir an güzelliğine
Kuşlar gibi serseri ömrün.
Orhan Veli KANIK
ANLATAMIYORUM
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan Veli Kanık
BU ŞEHRİ BIRAKMAK
Bu şehirde yağmur altında dolaşılır
Limandaki mavnalara bakıp
Şarkılar mırıldanılır geceleri.
Bu şehrin sokakları çoktur,
Binlerce insan gelir gider sokaklarında..
Her akşam çayımı getiren
Ve bir Beyaz Rus olmasına rağmen
Hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir.
Bu şehirdedir
Valsler, foksrotlar altında
Suman'dan, Bramsdan
Parçalar çaldığı zaman donup
Bana bakan ihtiyar piyanist.
Doğduğum köye müşteri taşıyan
Şirket vapurları bu şehirdedir.
Hatıralarım bu şehirdedir.
Sevdiklerim,
Ölmüşlerimin mezarları.
Bu şehirdedir işim gücüm,
Ekmek param.
Fakat bütün bunlara mukabil
Yine budur başka bir şehirdeki
Bir kadın yüzünden
Bıraktığım şehir.
Orhan Veli Kanık
DÜŞÜNCELERİMİN BAŞUCUNDA
Hasretimin yıllardan beri bel bağladığı...
İşte odur düşüncelerimin başucunda.
O, göğsünün taşkın hareketi avlucunda,
Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı.
Kendi bahçesidir onun içinde gördüğüm.
Yollar yine her günkü gibi yaz uykusunda
Ve yaban çiçeklerinin buruk kokusunda
Her ikindi günlük rüyasını gören mürdüm.
Onun da dudaklarında bir eskiye dönüş,
O da yüzmede bir ses yığını üzerinde.
Bin hatırayı bir anda duyan gözlerinde
İnsana ruhlar dolusu haz veren düşünüş.
Sonra kızlık kadar temiz, aydın bir açılma:
Evine giden toprak yolda o yine çocuk,
Yine uykuyla başlayan alemde yolculuk
Ve taptaze sabahlar kayısı dallarında.
Hasretimin yıllardan beri bel bağladığı...
İste odur düşüncelerimin başucunda.
O, göğsünün taşkın hareketi avlucunda,
Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı.
BAHARIN İLK SABAHLARI
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karsı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur basım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne is güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: 'Sıkıntılar durdursun!'
Sairliğimle yetinir,
Avunurum.
Orhan Veli Kanık
EHRAM
Ey asılmaz dağların ardında,
Ulaşılmaz beldelerden uzak,
Hasretin dallarını tutan sak,
Mavi, sonsuz bir takın altında!
Ey gülüşü sabahlardan güzel,
Dünyası düşüncelerden geniş!
Ey göğsünde ilahi geriniş,
Rüyalarıma hükmeden güzel!
Nerde irinlen dalından yere
Portakalların düştüğü çardak,
Kadehe duyarak değen dudak,
Sergile bakan göz, gecelere;
Yanmış ruhu titreyen ilahi,
Yapraklarda billurlaşan seher;
Nemde cam kokan tahta testiler,
Geyik sebile cinli yan vadi?
Yaldız dallarda çiçek yerine
Yıldız açmaz mi artık ağaçlar,
Yanmaz mi bin rüya ile saclar
Kapanıp günün eteklerine?
Ey gülüşü sabahlardan güzel
Dünyası düşüncelerden geniş!
Ey göğsünde ilahi geriniş
Rüyalarıma hükmeden güzel!
Hakikate olmaz mi açar ram
Yıllardır beslediğim düşünce?
Çıkılmaz dağlardan da mi yüce
Hasretlerin tırmandığı ehram?
Orhan Veli Kanık
GÜN DOĞUYOR
Dili çözülüyor gecelerine.
Gölgeler kaçışıyor derine
Alıp sihrini bilmecelerin:
Gün doğuyor şehrin üzerine.
Korkarak şeklalıyor bacalar,
Gün doğuyor şehrin üzerine;
Dalıyorlar günün gözlerine
Gözleri uykulu atmacalar.
Sallayarak dallarını kavak
Yükseliyor her günkü yerine,
Gün doğuyor şehrin üzerine
Mavi bir ışıkla ağararak.
Gün doğuyor şehrin üzerine,
Renk hacimle doluyor her yer.
Bakıyor dağınık yüzlü evler
Hala yanan sokak fenerine.
Toprak kımıldıyor yavaş yavaş,
Gün doğuyor şehrin üzerine,
Bembeyaz gece çiçeklerine
Sabahla düşüyor bir damla yas.
Ve bir deniz hücumu halinde
Gün doğuyor şehrin üzerine.
Orhan Veli Kanık